Musiki

Türk Mûsıkîsindeki Tek Referans Kaynağımız Tanburi Cemil Beydir

23 Mayıs 2021
Tanburi Cemil Beyin tanburu ve sonrasında kemençesinde çıkardığı sesleri sonraki bütün nesiller hep aradı durdu. Bütün büyük ustalar onun bir çeşit taklidi veyahut yolundan giden sanatkârlar oldular. Tanburi Cemil'den önceki mûsıkîye dair bilginiz duyumunuz yok. Neden? İlk taş plakları o çaldı. Mesela onun hocam dediği çok saygı duyduğu kemençeci Vasil’e ait bir kayıt yok elimizde.  Ya da ondan önceki müziğin neye dair, nasıl bir şey olduğunu kimse bilmiyor.

Tülûn Korman: Meşk Sistemi Olmadan Bugün Nasıl Müzik Yapılıyor? Anlamıyorum..

15 Nisan 2021
Dile kolay tamı tamına 50 sene Türk Müziğine emek vermiş, Tülûn Korman… Yaşadığı kırıklık sadece hayata karşı değil… Türk mûsikîsinin yaşadığı kalite sorununu ifade ederken, yüreğindeki sıkıntıyı gözlerinden anlayabiliyorsunuz: “O gün müziğimizin zamanımıza gelişini sağlayan en iyi öğretme yöntemi bir meşk usulü vardı. O meşk usulünün faydası; hocanın tavrını, tarzını veyahut üslubunu alırdınız ama sonra siz kendinize oturturdunuz. Bu sizin üslubunuz olurdu, öyle bir geçiş kalmadı artık.” diyor. 

Son Yetmiş Yılın Gönül Ustası: Alaeddin Yavaşça

01 Mart 2021
Alaeddin Yavaşça'nın 650 eserinden öne çıkanlar: Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok, Ümitsiz bir aşka düştüm ağlarım ben halime, Kimseyi böyle perişan etme Allah’ım yeter, Ne günah etse açılmaz iki gönlüm arası, Nerde o günler nerde, Kız sen ne güzelsin sana gençler tapacaklar,  Boğaziçi şen gönüller yatağı,   Ağlar Gezerim Sahili, Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok, Ne bildin kıymetin, ne bildin kıymetim, Geçmesin günümüz sevgilim yasla, Senden uzak günlerim zindan oluyor, Şimdi bahara erdim, Sevgi deli gönülden gönüle bir akıştır, Bana nasıl vazgeç dersin, Bir garip âşığım ben, Sarı mimozamsın sen benim… Bestelerinin birçoğu radyo repertuarında yer almış, plâk ve kasetlere okunmuştur. 

“Şeflik El Kol Sallamak Değil Eseri Yaşamaktır”

27 Ocak 2021
Erdinç Çelikkol, her anlamda verimli bir sanatçı olarak hayatı boyunca yüzlerce öğrenci yetiştirmiş, mûsıkîmizin yarınlara kalması için nitelikli eserlere ve çalışmalara imza atmıştır. Çelikkol, gelenekle olan irtibatını hiç kesmemiş kendisine aktarılan bilgiyi olduğu yerde saydırmamış, daima araştırmış ve çalışmıştır. Çalışma azmi ve üretkenliği yaşadığı topraklarda büstünün dikilmesine sebebiyet verecek kadar aşikârdır. Nezaketi ve hayatı algılayışındaki duruluğu, tarihimizin bu güne yansıyan kadim irfan anlayışına bir örnektir. Klâsik müziğimizin günümüze kadar gelen önemli isimlerinden koro şefi, eğitimci, sanatçı, besteci, araştırmacı Erdinç Çelikkol ile sizler için sohbet ettik.

"Şarkı Söylemek Bağırmak Demek Değildir"

22 Aralık 2020
Türk Müziğini egzajere etmesinler yani arabesk yoruma kaçmasınlar. Türk Müziği kendi üslubu içinde yorumlanmalıdır. Aksi halde hiçbir işe yaramaz. Bağırmak şarkı söylemek değildir. Eseri tahrif etmek, şarkının özünü değiştirmek, kendimize göre güzel bir yorumla eseri tanınmayacak hale getirme hakkımız yoktur. Olamaz da...

Doğu Sanatında Taklit Gaflettir

25 Temmuz 2020
“İki ses arasındaki manevi münasebet” diye tarif eder. Beni neden sarsıyor? Renkleri, bütün nebatatı, görüp görmediğimiz her şeyi Cenabı Hakk yarattı ise demek ki sesi de Cenabı Hakk yarattı. Her şeyin baktığımızda görebildiğimiz kadar bir manevi tarafını görebiliyoruz. Öyle bir manevi dünyamız varsa tabi. Seslerde neden bir maneviyat olmasın. Sesin sahibi Allah ise...  

"İnsan Kendisinde Saklı Olan Sırra Aşkla Erişir"

17 Temmuz 2020
Kâinattaki bütün varlıklar Mevla’nın çeşitli görüntüleridir. İnsan kendisinde saklı olan bu ilahi sırra aşkla erişir ve bilgi sahibi olur. Bunun için insan kâinatın özüdür. Muhtemeldir ki bu tutumum ve düşüncelerim beni başkalarının şahsı nazarında müspet bir yere oturtuyor. Bu bakış beni ziyadesiyle memnun eder.

Bugünkü Müzikbilimcilerin Evliyâ Çelebi’den Öğrenecekleri Çok Şey Var

15 Kasım 2019

Evliyâ Çelebi, bu eseriyle hiç şüphe yok ki kendi devrinin en önemli mûsikîşinaslarını, sazlarını, sâzendegân ve hânendegânını, bestekârlarını… mûsikî formlarını tanıtarak mûsikî tarihimize büyük bir katkı sağlamış ve hizmette bulunmuş, bunun yanında daha onyedinci yüzyılda gezerek elde ettiği bu bilgi, birikim ve çalışma yöntemi ile bir müzikbilimciye yol göstermiştir. Daha da önemlisi, hem Osmanlı ve İstanbul mûsikî birikimini seyahat ettiği ülke ve şehirlerin müzisyenlerine aktararak, hem de bu ülke ve şehirlerin sazından, bestekârından icrâcısına bütün müzik birikimlerini İstanbul’a taşıyarak karşılıklı bir müzik bilgisi aktarımı sağlamış, İstanbul müzik kültürünün de zenginleşmesine katkıda bulunmuştur. Unutmamak gerekir ki Evliyâ Çelebi’nin yaşadığı 17. yüzyıl, Hâfız Post’un, Itrî’nin, Hatib Zâkirî Hasan Efendi’nin, Ali Ufkî’nin yaşadığı ve Türk Mûsikîsi Tarihi açısından önemli bir dönemdir.