SEYAHAT

Gezi Notları 2018

22 Haziran 2018

Farklı zamanlarda birkaç kez gittiğim Avrupa ülkelerinden Almanya-İsviçre-Fransa hattında bu kez farklı gözlemlerim oldu. İlk durağımız Gieβen. Bu şehir Hessen Eyaleti'nde ve Frankfurt’un kuzeybatısına düşüyor. Frankfurt’a 80 km. uzaklıkta ve 85 bin nüfuslu. Şehrin birkaç önemli özelliği var. İlki, II. Dünya Savaşı’nda en fazla bomba buraya atılmış ve en büyük hasarı bu şehir almış (6 Aralık 1944). Öyle ki şehirde taş üstünde taş kalmamış. Anlaşılacağı gibi şehir, 1945’ten sonra yeniden kurulmuş. İkincisi; Almanya’da üniversite öğrencilerinin en yoğun bulunduğu şehirlerden biri Gieβen. Kızım bu şehirde yaşadığı için buraya birkaç kez gelmiştim. Şehrin bir diğer özelliği de bir Matematik Müzesi'nin dünyada sadece bu şehirde bulunuyor olması

Paris'in Orta Yeri Ayasofya

22 Nisan 2018

Uzun bir süre sırada bekledikten sonra Notre Dame Kilisesi'ne girebildik. Haşmetli bir kapıdan içeri girerken aklıma ne Anthony Quinn 'in başrol oynadığı Hollywood yapımı sinema filmi ne de çocuklarımla izlediğim Walt Disney yapımı çizgi film geldi. Anlaşılmaz şekilde birden, bu kilisede cereyan etmiş, iki ayrı olayı hatırladım. İlki ölümle, ikincisi tutuklama ile sonuçlanmıştı...

Şehrin Geri Dönüşü*

27 Mart 2018

Bugün artık şehirleri aylaklar gibi dolaşmıyoruz. Bir zamanlar flanörlerin gözbebeği olan yerler, müzeler, pasajlar, kütüphaneler birer 'City'e dönüştüler. Tüketim toplumunun rüzgarına kapıldılar. Şehir hayatını gözlemleyerek keşfetmek ve tanzim etmek peşine düşen yeni 'Flanör'ler türedi zamanla. Onları; bir bakıyorsunuz Tüyap Kitap Fuarı'nda, bir bakıyorsunuz İstanbul Sinema Günleri'nde, bir bakıyorsunuz Boğaziçi Koşusu'nda görüyorsunuz...Avrupa'da da durum farklı değil. Eksiği yok, fazlası var! Street Day, Love Parade, City Fest olarak sürüp gidiyor bu silsile... Flaneur yerine Passerby kullanılması, müzik ve sanat festivalleri ile spor etkinliklerinin düzenlenmesi olayın yönünü - gerek biçim gerek içerek olarak - tamamen değiştirmiş gözüküyor. Kısaca, flanör için şimdiden başka bir isim aranılsa yeridir.

Viyana’dan Amman’a Açılan Yol

Rukiye Sancar
08 Ekim 2017

Viyana-Amman iki şehir; biri Batı’da, diğeri Doğu’da iki ayrı dünya. 2017 yılı Kurban yardımı için Rahma Austria Derneği adına gözlemci olarak Ürdün’e giden gruptaydım. Çevreyi gözlemlemek, kurban dağıtımı, aile ziyaretleri, yetimhane ziyaretleri ve yetim çocuklara hediye dağıtımı gibi sorumluluklarımız vardı. Grubumuz çok renkliydi. Türkiyeli, Bosnalı, Filistinli arkadaşlarla yolculuk yaptık. Amman havaalanında uzun bir kontrolden geçtikten sonra, şehre doğru yola çıktık. Şehre giden yol bana adeta Ankara’daki havaalanından şehre giden yolda gidiyormuşum hissini verdi. Daha önce de arkadaşlardan “Ortadoğu’da Ürdün, Türkiye’ye en fazla benzeyen ülke” duymuştum, bunu şehre giderken hissetmek ilginç, bir o kadar da güzeldi. Ankara’daymışsın gibi bir duygu yaşarken, içinizden neler neler geçiyor; bu coğrafyada yaşayanlarla aynı dini paylaştığınız, ortak tarihe sahip olduğunuz, benzer kültürel değerlerinizin olduğu gibi düşünceler İbni Haldun’un, “Coğrafya kaderinizdir” sözünü hatırlatıyor.

Moğolistan Gezisi VI

16 Nisan 2017

Bu gezi vesilesi ile Çin esareti altındaki Doğu Türkistan'dan sığındıkları Moğolistan'ın değişik bölgelerine yayılmış Kazak kardeşlerimizin kucağına yüreğimizin bir parçasını bıraktık ve Türkiye'mize döndük. Hayatımızda bir ilk olarak tanıştığımız, görüştüğümüz ve hasret giderdiğimiz siz kardeşlerimizi, Canerbek, eşi Hilda hanım, oğlu Nurbek ve kardeşleri, Asgar kardeşimiz, Devranbek, Serik ve kaldığımız medresedeki diğer kardeşlerimiz ve Karadenizli-Ordulu Hasan. Haklarınızı helal ediniz. Sizleri hiç ama hiç unutmayacağız. Allaha emanet olunuz.

Moğolistan Gezisi V

27 Mart 2017

Niçin gelmişti dünyaya insan? Yoksa onu zorla bu âleme gönderen ve sonunda zorla onu bu âlemden çeken mi vardı? “Altay Türklerinin mitolojik inançlarına göre de kâinat, adlandırma (nominasyon) yoluyla yaratılmıştır. Her şey sağır ve sessizken, yer ve gök yokken, baştanbaşa sularla kaplı olmayan bu dünya, adlandırılarak ve başka bir deyişle anlamlandırılarak yaratılmıştır. Çünkü adı olmayan bir şeyin kendisi de yok sayılırdı.”

Moğolistan Gezisi IV

08 Mart 2017

Bir kafile olsanız bile kardeş olamamanın çürük halkası, içinizdekilerin bencil olmasıdır. İnsanın güven kaynakları sınırlı. Siz kader birliği ettikleriniz adına benliğinizi alt ettiğinizi düşünürsünüz. Eh zaten benim tipimde banyosuz odada kalmaya hak veren bir bönlük var. Zaten Türkleri ikiye ayırıyordun: Jön Türkler ve böntürkler. Hâlihazırda ata yurduna dönmüşsün, başlangıca (bönlüğe) dönmekle de çifte su verilmiş çelik gibi olacaksın. Şimdi haksızlık yapmayayım; ne zaman istesem banyo yapmak mümkündü. Sadece “komün hayatı”  beni terörize eder. O kadar egoist olmuşum. Bu bencillik beni bozmuş en azından. Bilincin tamlığa ermesi böyle zamanlarda belli olur. Bende tamama ermediği kesin. Derviş olamadığım.

Moğolistan Gezisi III

25 Şubat 2017

Taşların da bir ruhu var hâlbuki. Güneşle kavrulur ay ışığında hüzünlenir ve ziyaretçileri gördükçe nefes alırlar.  Ağaçlar ses verebilir, yaprak-çiçek açar. İnsanları kendine çeker. Buna karşılık iniltisini duyurması mümkün olmayan bedbaht taşlar. Tarih, din, put, remz, sembol, ölümsüzlük çağrıştıran taşlar. Hacerülesved gibi insanları gördükçe gözleri parlayan. Burada bozkırın ortasında sessizce ağlayan. İnsandan, devletlerden, imparatorluklardan uzun ömürlü. Bunun için insanoğlu taşı kendine rakip kılmıştır. Temsil vekâleti verse de. Adına anıtlar dikse de.

Moğolistan Gezisi II

15 Şubat 2017

Binalar, geniş bozkırın ortasında aykırı bir uzay istasyonu gibi. Eşyalara kontrol yok. Varsa da bizi valizlerimizin yanı başında istemediler. Minibüs üzerinde belki.  Biz sadece belgeler doldurup gümrük memurları önünde resmigeçit yaparak giriyoruz Moğolistan’a. Bu kapı her iki tarafta da mesai saatleri içinde çalışıyor. Akşam 18 den ertesi gün 08. e kadar geçiş yok yani. Gidecekler için uyarayım. Ona göre ayarlasınlar kendilerini.  Zaten gecelerin soğuğu kış mevsimi eksi 40’lara düşen zamanlarda sağ kalmak bile mesele. Değil ki bir ülkeden diğerine geçmek.

Moğolistan Gezisi I

06 Şubat 2017

Bir yıl doğuya bir yıl batıya gitme kararım vardı. Her sene yabancı bir ülke gezme programımda. Moğolistan gezisi o zaman Trabzon Noteri olan Halil İbrahim Güncan’ın haber verip davet etmesi ile mümkün oldu. Bakalım Doğunun da doğusunda, Ötüken’de, Yenisey Irmağında neler görüp hissedecektim. Aslında daha kestirme olmalıydı geziye ulaşmam. Memleketim Bor’da Altay köyü vardı. Bunlar Çin zulmünden kaçıp gelen Altay (Kazak) Türkleri. Bu köyden olup İstanbul’da avukatlık yapan Hamit Erbaş Bey düzenliyordu geziyi. Hemşeri olarak tanışmamıştık o güne kadar. Şimdi nerelerden dolanıp gelen bir vesileyle hem tanışacak, hem ortak bir geziye katılacaktık.