Face’de Hesaba Çekilmek

24 Temmuz 2021

 

 

Doğa ve Matematik

Doğanın oluşumu bir matematiğe dayalıdır. Cerbezeyle, süslü sözlerle bu matematik değişmez. Matematik bilmeyen toplumlar salya sümük ağlamaya devam ederler (Ayhan Yıldırım)

***

Rönesans

Tanım, yöntem, deneme, doğrulama/yanlışlama, sonuç yeniden deneme... yoksa "Yavrum yaran nerende Merhem olmaya geldim" türküsü ila ahir devam edip gider.

***

Taklit

1. Bak abiciğim, taklit her zaman kötü değildir. Taklitçi zihniyet diye aşağılama. Zayıf olan güçlüyü taklit eder; çocuk babayı, öğrenci öğretmeni, çırak ustayı. Taklit yaratıcılığın bir parçası, belki de ilk adımıdır. Kötü olan taklit değil, taklitten öteye gidememektir

2. Türkiye’nin başına ne geldiyse batı taklitçiliğinden geldi diyen abiler, ablalar hastalığa tanı koymanın rahatlığını ve gururunu yaşadılar. Kültürel anlamda kısmen doğru olsa da gelişme ve ilerleme konusunda temelsiz bir tanıdır. Sanırsınız ki cumhuriyet kurulduğunda, Anadolu bilim ve sanayi devrimini gerçekleştirmiş, felsefe, iktisat, psikoloji, dilbilim, astronomi... alanlarında kuramsal çalışmalar yapıyordu, eğitim kurumları dünyayı şaşırtan yeniliklere imza atıyordu...

***

Bezginlik

Zaman zaman "yazsam nolacak" duygusuna kapılırız. Benimki de böyle bir pazar işte. Herkesin malumu olan bir gündemi tekrarlamak, haktan, hukuktan, haksızlıktan, ahlaktan vs. söz etmek, temcit pilavı tadı veriyor.

Yeni bir şey söylemek ise çoğu kez, onlarca kaygı nedeniyle, doğmadan ölüyor. Söyleneni anlama yerine suçlamayı tercih ediyoruz çünkü.

Taraftarlık, yandaşlık geçici bir süre bir gönül ve zihin konforu sağlayabilir ama uzun vadede çok ciddi bireysel ve toplumsal savrulmalara yol açar.

Ben susmayı, yalnızlığı, hiç bir şeye karışmamayı tercih ettim, insanlardan uzaklaştım demek ise, ben kendimi diri diri gömmeye karar verdim demek gibidir.

Hem bireysel hem de toplumsal gelişmenin fitili ancak yaratıcılıkla ateşlenir. Yaratıcılığın birinci koşulu ise özgürlüktür. Farklı görüşlere tahammülü bir slogan olarak çok sevdiğimiz halde, böyle bir cürette bulunanları linç etmek için hazır kıta bekliyoruz. Tam bir iki yüzlülük.

Sokağa çıkıp halka, bu ülkenin sorunları nelerdir diye sorsak ki zaman zaman soruluyor, elimizde benzer listeler olacaktır. Çözüm nedir diye sorulduğunda da yine benzer cevaplar alırız. Halihazırda bir ekonomik sorun yaşanmaktadır. Onlarca uzman, hem bunun nedenleri hem de çözümleri konusunda hemfikir oldukları halde, çözüm konusunda mesafe kaydetmekte zorlanıyoruz. Bu konuda aykırı görüşleri dile getirenleri ise, en hafifinden, oyunbozan olarak itham ediyoruz.

Bu tahammülsüzlük her alanda görülebilir. Kraldan çok kralcıların fitne, espiyonaj ve saldırganlıkları iletişimi, karşılıklı hoşgörüyü ve tahammülü dinamitliyor. Bu da giderek daha karamsar, daha hırçın, daha bezgin insan sayısını artırıyor.

İyi Pazarlar Bayanlar Baylar Acaba gerçekten iğrenç olduğumuz için mi bastırıldık, yoksa yıllarca iğrenç muamelesi yapıldığımızdan mi iğrençleştik veya öteki mahalle o denli iğrenç ki bizi de zalimleştirerek kendi zalimleri haline mi getirdiler. O değil de topyekûn iğrenciz be hocam 😅 bari sizin gibi bu iğrençliğin içinde kirlenmeden kalabilmiş olanlar dik dursun ki bize de umut ışığı olsun yoksa git gide nefessiz kalacağız. Ayşe Gül

***

Kendinizi Şımartın

Yarın Cumartesi, kahvaltıyı dışarda yapabilirsiniz.

Tangberyys Coffee House’da içinde çok özel bir et, yumurta, mantar olan ve su teresiyle birlikte üzerine gerçek altın parçaları serpilen bir sandwich yiyebilirsiniz. 256 dolar. Şaka yahu hemen kızmayın, sadece 250 dolar. Ama sakın Crespy Creme'i denemeyin, yoksa 1600 dolar ödemek zorunda kalırsınız. Bundan fazlasını havsalam almadığı için yazmıyorum.

İkinci seçenek benim gibi simit peynir ve çay'ı deneyin😅.

***

Hayat kaskosu yapmaya ikna ettiler. Öldüğümde çok para vereceklermiş. E mantıklı.

***

Allahım sen ölülerimize sağlık ve afiyet ver, onları başımızdan eksik etme.

***

Hani hüzün üssü kuracaktık, hani hüzne üs kuracaktık? Leylalar, mecnunlar stüdyo evlere taşındı, haberin olsun

***

Yanlış anladın sen! Aşk haram değil, aşka haram katmak haram.

***

Ütopya ile distopya arasında aşk şiirleri türbülansı. Kemerleri bağlayalım, savrulmadan düşelim. Tek parça kalmak önemli

***

Taş Sektirme

Herkes taş sektirir. Üç beş on... kolumuz yorulur, bırakırız.

Steiner tam 84 kez sektirmeyi başarmış. Bırakmış ama kolu yorulduğu için değil. Aradığı formülü bulduğu için! Bu formüle göre dünyanın en hızlı uçağını üretmek mümkün olabilecek; New York-Tokyo 72 dakika

***

İlginç

İnsanlar insanlara, hayvanlar hayvanlara çok benziyor. İlginç olan müslümanların müslümanlara, solcuların solculara, milliyetçilerin milliyetçilere benzemiyor olmaları. Hayvanlar daha şanslı gibi; kendi aralarında türlere ayrıldıkları için benzeme konusunda sorun yaşamıyorlar.

Ben lafı dedim, isteyen istediğini anlamakta özgürdür (Nejdet Baş Milliyetçilerin milliyetçilere benzememesinden memnunum..Yoksa kafayı yerdim.)

***

Face’de Hesaba Çekilmek

İyi ki face'de ya da günlük hayatta veya yazılarımızda sarfettiğimiz/yazdığımız sözlerden/alıntılardan sorumlu değiliz ve iyi ki bunun için hesaba çekilmiyoruz. Böyle bir yaptırım getirilse çoğumuz sus pus oluruz herhalde. Öyle bir insan tarifi yapıyor/uz ki, bildiğin melek, öyle bir aşık tarifi yapıyor/uz ki, mecnun haltetmiş, öyle bir vatanperver tipi çiziyor/uz ki sanki her gün bir kere şehit oluyor ya da günlerce şehit yası tutuyoruz, öyle bir mümin tarifi yapıyor/uz ki evliya görse eteğine yapışır...

Buradan çıkan sonuç şudur; ulan kalas herifler bak ben oldum şimdi sıra sizde

Oysa uyarı açık "yapmadığınız/yapamayacağınız şeyleri niye söylersiniz?"

Bunu yapanlardan biri de hiç şüphesiz benim. Bu nedenle huzurlarınızda kendimi kınıyorum. Bundan sonraki paylaşımlarda muhatabın önce kendim olacağını alenen ilan ederim.

***

Bence de

"Bildiğim bir şey var ki, eğer bakışınıza rahmet serilmediyse, eğer birilerini eleştirdiğinizde kararmış kalplerinize haz devşiriyorsanız, kendi gelişmemişliğinize odaklanmak yerine kusur arıyorsanız kimsenin kalbine ulaşamazsınız" (Betül Erbaş)

***

İkinci Yeni

Bir ara, İkinci Yeni Şiiri için, 17.yy'da, İngiltere'de ortaya çıkan metafizik şiirin re-enkarne, yeni formu demiştim. Çünkü metafizik şairler de, ikinci yeniler gibi, anlamdan çok süslü, zekice söyleyişlere, incelikli metaforlara, yan yana gelmeyecek kelime veya ifadeleri bir arada kullanmaya öncelik verdiler.

Çoğunlukla çarpıcı paradokslara ve oksimorona başvururlar. Toplumsal kaygı çok arka plandadır. Pamuk şekeri gibidir ikinci yeni; albenili ve davetkardır ancak sadece ağzınızda hoş bir tat bırakıp giderler. Genel karakter budur. (Durali Yılmaz Hocam bir anımı anlatmak, buradaki arkadaşlara yararlı olur sanırım. Ben Cemal Süreya'yı, Sezai Karakoç'un evinde tanıdım. Sanırım Tomris Uyar'la evlenmişti. "Sezai, Tomris kaloriferli eve taşınmak istiyor. İnsan ateşi görmeden nasıl ısınır?" dedi. Sonunda ateşi görmeden ısınılamayacağı konusunda anlaştılar. Ben de o zaman Karakoç'un Kalorifer şiirini sordum. Karakoç, Mülkiyenin kaloriferlerini tamir ederlerken görüp bunu yazdığını ve gördüklerini anlattığını söyledi. Oysa ben o şiire ne anlamlar yüklemiştim. Hele: Paçavralara sarın yarının kahramanını dizesine çarpılmıştım. Biliyorsunuz şimdi paçavralara değil yalıtım malzemesiyle sarıyorlar. Yani ortada gizem filan yokmuş.)

Yeni yorum ekle

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

İstatistikler

Bugün Toplam Toplam
0 kez görüntülendi. 423 kez görüntülendi. 2 yorum yapıldı.