Sıradan Emekli Hayatı İçin Yeterli Doz Adrenalin

16 Şubat 2022

 

Evde her malzeme bittiğinde adrenalin yaşadığımız günlerden biri. Allahtan hava güneşli. Taa Çankaya sırtlarına kadar her yeri görüyorum. Damacanadan sürahiye su doldururken birden suyun bittiğini bildiren o nahoş foşurtu sesi geldi.

Bilmem sizde nasıl ama, ben çok su içerim. Korkmayın şeker filan yok. Sabahları en az –hem de kahvaltı öncesi ve kahvaltı sırasında- 4-5 bardak su içerim. Hanımın bu su içmem karşısında belirttiği şaşkınlığı da su içmemi azaltmadı. Gerekirse gizli gizli içiyorum. Ama bu aramızda kalsın !

Çaresiz sucuyu aradım. Artık bizimle birebir muhatap olmayan o kayıtlı sesin komutlarına uyarak telefondan 1 tuşuna bastım. Heyecanla sucuyu bekliyorum. Az sonra dış kapı zili çaldı. Son iki su alışımdaki fiyat artışlarını düşünerek tedbiri aldım. Allah var, sucu çocuk nazik biri, ameliyatlı olduğumu söyleyince suyu antredeki sehpaya bırakmak nezaketini gösteriyor. Ben de bu nezaketi karşılıksız bırakmamak zorundayım elbette. Çocukcağız bozuk para derdine düşmesin diye, kuruşu kuruşuna bozuk parayı hazırlıyorum. Ama bu kez daha da tedbirliyim. Yeni artışa karşı hazırlıklı bozuk paralarım ayakkabılığın üzerinde, antrenin ışığında menevişleniyor. Nihayet dairenin kapısı çalındı. Suyumuzu aldık. Boş damacana ile vedalaştık. Ne kadar oldu sorumuz, güne neşeyle başlamamıza neden olan bir cevapla karşılık buldu. Bir önceki fiyatı 22 lira olan su, yüzde 7 lik KDV indirimiyle 20 lira 50 kuruşa düşmüştü. İşte namuslu esnaf dedim ve sucumla gurur duyarak güneşli Ankara sabahının açık ufuklarını seyre daldım.

Bugünkü ikinci adrenalini, sabah kahvaltısından sonra içtiğimiz ilaçlar hatırlattı. Birkaç gün önce hanımın ilacının azaldığını görünce esasen eczanelerden ilacı aramış, bulamamıştım. “Yakında gelir” sözlerini ciddiye alarak rehavete kapılmışım belli ki. Hanım sabah sabah 2 günlük ilacı kaldığını söyleyince kırmızı alarm durumuna geçtik. En yakındaki tüm eczaneleri aradım. Yok, yok…İlaç fiyatları dövizden dolayı güncellenecekmiş, depolardan ilaç gelmesi için güncellenme bekleniyormuş.

Şu güncellenme kelimesini icad edenden Allah razı olsun. Her şeyi çok sevimlileştiriyor. İngilizcesi yanılmıyorsam up to date. Bürokraside çalıştığım yıllarda duymuştum bu İngilizce kelimeyi. Eskimişliği hatırlatıyordu. Bir şeyin yenilenmesine işaret ediyordu. İngilizcesindeki u, o, a harfleri okunuşları bakımından, telaffuzdaki dil dudak diş ilişkilerini kısa sürede 3 defa değiştirdiği için havalı bir kelimeydi. Kulakta şiirsel bir tını bırakıyordu. Türkçesindeki ilk hecedeki ü sesi önce dudağı büzmekle beraber e’lerle sesi yayarak farklı da olsa tını bırakıyor kulaklarda.

Ayrıntı bir kenara güncelleme sizi hep yenilemeye çağırıyor. “Fiyatlar güncelleniyor”. Dayanılmaz bir yenilik işareti.

Teknolojiyi güncellemezsek yeni özelliklerinden faydalanamıyoruz. Yöneticilerimiz, firmalarımız son zamanlarda çok şeyi güncelliyor. İyiliğimize olmazsa güncellemezler.

Ama beni ilgilendiren bu sabah, bu güncellemenin felsefesi değil. Eşimi 47 yıldır benle evli kalmaya razı etmişim. Tanışıklığımız nerdeyse 50 yılı bulacak. Güncellemeyi şimdilik sözlükteki sayfasına koyup bu meseleyi halletmem lazım.

Yalanım varsa ette fiyat güncellemesi olsun, en az 10 eczaneyi aradım. Sonunda aklıma geldi. Bir doktor akrabamı aradım. İlacınız raporlu, muadilini versin dedi. “Hay Allah” bunu nasıl akıl edememiştim. Suyun stresi olmalı. Hemen eczanelere ikinci tur telefona başladım. Muadilinde de sıkıntı varmış.

Ama sonunda yüzümüz yine güldü. Bir eczanede muadili varmış. “Aman kardeşim ben hemen geliyorum, onu kimseye verme dedim.” Eczaneye vardığımda neredeyse eczaneciyi kucaklayıp öpeceğim. Kendimi zor tuttum. Sevincimi belli etmedim. İlaçtan doğan fark ücreti bile gözümde sevimlileşti. İşte korku ile ümid arasında yaşamak buydu. Sıradan bir emeklinin hayatına renk katmak değil de nedir bu ? Bugün bu ikinci yüzümün gülüşü.

Neyse eczaneden dönerken, hanımın ekmek al uyarısını hatırladım. Şu eve yakın markette beğendiğim ekmekler var. Hem de birkaç çeşit ekmek. Markete uğradım, alışverişimi yaptım. Allahtan ekmek fiyatlarını son iki aydır hep karıştırdığım için hangisi ucuz hangisi pahalı, o konudaki ihtisasım eksik. Ekmek yanında bir iki şey daha aldığım için fiyatları analiz etme şansımı yok ederek huzurla evime dönüyorum.

Bugün üçüncü bir adrenalini kaldıramam. Bu kadar yeter. Muhtemel bir huzursuzluğun kaynağı olacağını düşündüğüm marketin fişini de buruşturup attım.

Söylemiştim zaten, güneşli bir gün. Keyfimi güncellemem gerekirken neden bozayım ki ? Haksız mıyım?

Yeni yorum ekle

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

İstatistikler

Bugün Toplam Toplam
0 kez görüntülendi. 157 kez görüntülendi. 1 yorum yapıldı.