Yangından Payımıza Düşenler

06 Ağustos 2021

 

 

Bir haftadan beri ülkemizde orman yangınları devam ediyor. Bugün itibariyle (6.08.2021) yetkililerin verdiği bilgiye göre “39 ilde 174 orman yangını meydana gelmiş, bu yangınların 160 adedi kontrol altına alınmış, ancak 5 ilde 14 adet yangın halen devam ediyor yangın söndürme çalışmaları sürüyor.”

Yanan sadece orman değil, içindeki tüm canlılar yanıyor, bizim hayat kaynağımız oksijen depolarımız yanıyor, ciğerlerimiz yanıyor, tarifi zor acılar yaşıyoruz.

Yanan ormanlarla ilgili herkes birbirini suçlarken ben toplum olarak hepimize bir ayna tutmak istiyorum.  Toplum olarak masum değiliz. Hepimizin dolaylı dolaysız bir şekilde bu yangında payı var diye düşündüm. Bunları şöyle sırlamak mümkün:

Yakılan orman arazisini fırsata çevirip üzerine otel yapan rantiyecinin de bu gerçeği bilerek o oteli kullanan müşterinin de yangında payı vardır.

Ülkeye hazmetme kapasitesinin üstünde göçmen ve mülteci kabul ederek, can, mal ve vatan güvenliğini tehlikeye atan politik anlayışın da yangında payı vardır.

Sigara içip izmaritini rastgele yere atan kişinin de yangında payı vardır.

Piknik yapıp cam şişeleri, pet şişeleri gibi risk doğuracak çöpleri usulünce çöpe atmayanın da yangında payı vardır.

Eğer bu yangını çıkaranlar yakalanıp, yargılanıp gerekli cezayı almazlarsa; bu yangınlarda yetersiz ceza yasasının, istihbaratın, emniyetin ve yargının payı vardır.

Coğrafik olarak sadece uçakla, helikopterle söndürülebilecek orman yangınını, uygun araç kullanmaksızın kazmayla, kürekle ve testiyle su taşıyarak söndürme zafiyeti içinde kalmanın yangında payı vardır.

Krizi doğru yönetemeyip, halkıyla, yerel ve merkezi yönetimle birlik oluşturma becerisi gösteremeden, yangın üstünden siyasi kavga çıkarmanın yangında payı vardır.

Çam ormanları yangına çok elverişli ormanlardır. En azından yangın önleme için açılan yollar ile orman içinden geçen anayolların etrafına yangına elverişli olmayan ağaçlar dikmek mümkündür.  Bu alanlara tedbir amaçlı yangına elverişli olmayan alternatif ağaçlar dikmemek suretiyle aynı felaketleri yaşamayı kader sayan bir anlayışın yangında payı vardır.

Her fırsatta ve her felakette siyasilerin sürekli birbirine laf sokmaya çalışmaları sonucunda, bunun sadece   kalitesiz bir tuluat oyunu ile  toplumu germe dışında hiçbir işe yaramadığını görmemelerinin yangının olmasında ve sürmesinde payı vardır.

Her sorunu karakola ve mahkeme taşımanın, uzlaşı ve hoşgörü geliştirememenin bir meseleyi aklı selim üzerinde çözümleyememenin yangının oluşumunda ve devamında payı vardır.

Bir Latin atasözünde, (Concordia civiummurus urbium) “Yurttaşlar arasındaki uyum; işte bir ülkenin surları budur.” Der. Ülkeyi korumak ancak bu topraklarda yaşayan insanları barış ve huzur içinde yaşatmakla mümkündür. Bu ülke içinde kavgayı, ötekileştirmeyi, nefreti körükleyenlerin yangında payı vardır.

Ülkenin ciğerleri yanarken, eğlence fotoğrafları paylaşan, sosyal medya arsızlarının duyarsızlığı ile fidan dikme kampanyasında bir fidanlık katkısı bile olmayıp sadece sosyal medyada yangın çıkaranlara lanet okuyanların pasif de olsa yangında bir payı vardır.

Her operasyonda; “terörün beli kırıldı,” “terörün kökü kazındı” gibi manşet haberlerden sonra ülkeyi aynı anda ateşe verecek bir terör gücüyle karşılaşıyorsak, bize algılarımızla gerçeklik arasında çelişki yaşatanların yangında payı vardır.

Bir Çin atasözü vardır. “İşler kötüye gidiyorsa bir aynaya bakın”

Bir sorunu çözmek ona bakış açımızla yakından ilgilidir. Bir düşünür, “Bir sorunla karşılaştığında az gelişmiş ülke insanı sorunu ve çözümü hep dışarıda arar. Gelişmiş ülke insanı ise sorunu kendi içinde arar. ‘Bu sorunda benim payım ne ve ben çözümde ne yapmalıyım?’ diye düşünür” der.

Zor günlerde konuşmak da zordur. İnsanlar acılı ve öfkelidir. Bu nedenle ne derseniz deyin, bir öfkenin muhatabı olabilirsiniz. Ama şu bir gerçek ki sorunlar öfkeyle değil, soğukkanlılıkla ve akılla çözümlenebilir.

Amacım ne kimseyi suçlamak ne acıyı küçümsemek ne de bu acı üzerinde felsefe yapmaktır. Acı hepimizin acısıdır. Yanan her ağaçta bizim ciğerimizden bir parça vardır. Görev yaparken şehit düşen her görevlide bizden bir payda vardır. Bu nedenle felaketler karşısında öncelikle tedbir almak, felaket sonrasında ise hızla yaraları sarmak zorundayız. Bir İngiliz atasözünde denildiği gibi, “İnsan göklerden gelen felaketlerden kurtulabilir, fakat kendi çağırdığı felaketlerden kurtulamaz.”

Sonuç olarak herkesin her şeye rağmen yapabileceği bir şey vardır. Bu dünyada yangın varsa buna karşılık yeşerteceğimiz ağaçlarımız ve umutlarımız da vardır.

 

Yeni yorum ekle

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

İstatistikler

Bugün Toplam Toplam
0 kez görüntülendi. 120 kez görüntülendi. 0 yorum yapıldı.