SOSYOLOJİ

Nasıl bu hale geldik?

30 Ağustos 2018

Şerif Mardin yıllar önce II.Meşrutiyet devri entelektüel islamcılığı ile MSP'nin bir ilgisi olmadığını, İslamcılık olarak ortaya atılan şeyin aslında taşralılık olduğunu vurgulamıştı. Bugün geldiğimiz noktada müslüman aydınlar da Türkiye'deki islami hareketin teorik temelden yoksun olduğunu ve rüzgar nereden eserse o yöne savrulduğunu itiraf ediyorlar. Ancak bu savruluşta yeni bir sorun ortaya çıktı: Solcu aydınların bir türlü kuramadıkları 'sosyalizm ve milliyet' bağıntısını islamcılık temelinde müslüman aydınlar kurmaya kalktı.

Kedicikler Kültü

18 Ağustos 2018

Mesele gerçekten bu kadar basit midir? Çoğu yüksek tahsilli, iyi eğitim almış, dil bilen, dünyayı tanıyan genç insanların beynini yıkamak kolay mıdır? Bu insanlar cemaate nasıl katılmakta, neden ayrılmamaktadırlar? Onlara maddi yahut manevi olarak vaat edilen nedir? Bu insanlar ne karşılığı mallarını mülklerini feda etmektedir? Tahsilli insanların, kendileri yanında cahil sayılabilecek, lisan bilmeyen, zikzaklar yapan, tutarsız bir lidere sorgulamadan tabi olmalarını sağlayan psiko-sosyal mekanizmalar nasıl kurulur? Cemaat içindeki sosyal dinamikler nelerdir? Dostluk, düşmanlık, sadakat, ihanet, suiistimal, istismar, sevgi, dayanışma gibi sosyal ilişkiler “dış dünyadan” farklı mı yaşanmaktadır? Devlet bu “sapkın” olduğu söylenen gruba neden bu kadar uzun süre ses çıkartmamıştır. O uzun süreden sonra yapılan operasyonu tetikleyen gerekçe nedir?

Beton ve Şehir

05 Ağustos 2018

Mekansal dönüşümün(spatial turn) odağında bir felsefe, psikoloji ve estetik bulunmalıdır. Onun şehir planlaması ile etkileşimi hem zorlu hem de yaratıcı bir süreçtir. Ve kurumsal bir disiplin gerektirdiği aşikardır. Şehir planlamasında teorik olarak çalışılmamış kör noktalar ilerde mutlaka su yüzüne çıkacaktır. İnsanı merkeze alan, ölçeği ve algısı yine insan olan bir kentsel dönüşüm, aynı nedenle teknik ve ekonomik düşünen mütaahitlere karşı Batı'da bir çare olarak kabul edildi.

Postmodern Etik

01 Temmuz 2018

Bauman çivisi çıkmış bir dünyayı tarif ediyor. Aslında Bauman, dünyanın hiçbir tarihte bir çivisinin olmadığını, aklı yavaş yavaş eren insanın, önce dinlerde, sonra bilimsellikte aradığı “çivinin” bir illüzyon, hatta zorla kabul ettirilen bir tahakküm aracı olduğunu gördüğünü ve nihayet postmodern dönemde modernitenin çivisini söküp attığını anlatıyor. Bauman, eleştirdiği modernitenin kalıplarını takip ederek rasyonel, insan mamûlü bir “çivinin” anlamsızlığına, temelsizliğine ulaşıyor ve o noktada çaresizlik içinde kaybolduğumuzu, kaosa teslim olmaktan başka çaremiz olmadığını haykırıyor.

 

Uzmanlık, Etik, Innere Führung

03 Haziran 2018

Unutmayalım ki 15 Temmuz felaketi, kendi insanın üzerine ateş açma talimatını sorgulamadan yerine getiren askerler yüzünden gerçekleşti. Emir, ister apokaliptik bir kültün muhteris liderinden, ister gözünü karartmış darbeci bir komutandan, ister koltuğunu ne pahasına olursa olsun bırakmak istemeyen bir siyasetçiden gelsin, askerliği bir uzmanlık alanı olarak seçmiş kişilerin “hayır” diyebilmek için kendilerini her şeyin üstünde bağlı hissedecekleri bazı “yüksek değerlere” ihtiyaçları var. 

Deizm, Sekülerizm ve Modernizm Kıskacında

06 Nisan 2018

Millî Görüş geleneği İmam Hatipli çocuklarına hırslı olmayı öğretti hep. Artık onurlu olmaları gerektiğini de bilmeleri gerekiyor. Bu ülkenin asıl bu değişime ihtiyacı var. Önce «Progress» ile «Process» kavramlarının ayrı şeyler olduğunu kabul ederek işe başlayacaklar. Süreç; sabır, tecrübe ve derinlik ister. İlerlemek; gerçekçi bir dünya görüşü ile köklü bir bakış açısına sahip olmanızı bekler.

Bir Şehir İsminin Bize Anlattıkları

25 Mart 2018

Bugün artık Leningrad yok. Havari Aziz Petrus adeta mitolojik bir karakter olarak 2000 sene öncesinde unutuldu sanılırken 21. Asrın önemli bir şehrinin isminde yaşamaya devam ediyor. Peyami Safa, “Objektif 8: 20. Asır Avrupa ve Biz” başlıklı kitapta toplanan makalelerinden birisinde şunu söylüyor:

"İnsanın mezar karşısındaki acılarına korkularına ve sorularına cevap ve teselli koşturamayan ideolojilerin dine hücumları nafiledir. İlim de bu sorulara kendisinin veremediği cevabı veren dinlere saygı gösterecektir. İnsanın sorulara beklediği cevap, elbette, bir maymunun fezadaki seyahatinden daha önemli ve aceledir."

Was sind Sie von Beruf?

17 Mart 2018

Cemaatte herkes her işe koşulurken (ne iş olsa yaparız ağabey) cemiyette yoğun bir uzmanlaşma beklentisi söz konusu olacaktır. Bu da cemiyette insanların “meslekleri” üzerinden tanımlanması neticesini doğuracaktır. Köyde, “ağanın oğlu olmak”, “asker arkadaşı olmak”, “çok kuvvetli olmak” gibi “özellikler” önemliyken şehirde insanı kıymetli yapan ancak “bir konunun uzmanı olmak” olacaktır. Tönnies Gemeinschaft ve Gesellschaft’ı birbirlerini dışlayan kavramlar olarak kurguladığı için eleştiriliyor ama en azından Almanya’da işler büyük ölçüde onun öngördüğü çerçevede ilerlemiş görünüyor. İşte bu yüzden Alman’ların yeni tanıştıkları kişiye sordukları ilk sorulardan birisi “Was sind Sie von Beruf?” oluyor. İşte bu yüzden Alman televizyonlarında görünen hemen herkesin adının yanında mutlaka mesleği yazılıyor. Peki, biz neden yeni tanıştığımız kişinin hemen mesleğini, uzmanlığını değil de memleketini, akrabalarını -hatta çaktırmadan sorabiliyorsak ırkını, mezhebini- soruyoruz?

8 Mart Günyüzü Görmeyenler Günü

08 Mart 2018

Türkiye'de erkeklerin kadın algısı, hayal ile gerçek arasında gider gelir. Türkiye'de herşey değişir; değişmeyen birşey yoktur: Ekonomik şartlar değişir. Siyasal ortam değişir. Toplumsal hayat değişir. Her iktidar ile birlikte doğru-yanlış değişir. Bu süreçte tabii erkekler de değişmiştir ama kadınların değişmesine kimse razı değildir. Bu gerçek yüzyıllar boyu değişmez; önümüzdeki yüzyılda da değişme ihtimali pek azdır. Yüzyıllardır aynı kaderi Almanya'da yabancılar paylaşıyor. Tarım toplumundan sanayi toplumuna, sanayi toplumundan iletişim toplumuna geçilmiştir, hatta postmodern veya posthistory çağa eriştiğimiz söylenmektedir ama ne Türkiye'de 'kadın'ın ne de Almanya'da 'yabancı'nın konumu değişir. Hep aynı kalır. Acaba bu benzerlik nereden kaynaklanmaktadır?

Kadın Tasavvurumuzu Düzeltmek

08 Mart 2018

Ben şahsen içinden çıktığım toplumun, kadını sadece cinselliği üzerinden tanımlama anlayışından son derece rahatsızım. Benim gibi rahatsız olanların sayısının gün be gün arttığını gözlemliyorum. Sosyal medyada, gazetelerde, televizyonlarda yükselen itirazlar, benzer rahatsızlıkların izlerini taşıyor. Toplumumuzda hem dindar kadınların hem dindar erkeklerin kafalarındaki kadın tasavvurunda düzeltilmesi gereken ciddi çarpıklıklar olduğunu düşünüyorum.