DÜŞÜNCE

Osmanlının Bir Kültür Politikası Var mıydı?

10 Nisan 2020
Çaldıran Savaşı sonrasında Tebriz ve çevresinden getirdiği çok sayıda sanatçı ile Doğu ve Batı kültürleri arasında yeniden bir sentez oluşturmuş ve böylece doğu Türk-İslam kültüründe teşekkül eden birikimle Osmanlı kültürünü son bir kez güçlendirmiştir. Kuşkusuz, Kanuni Sultan Süleyman döneminde siyasi alanda olduğu gibi kültürel alanda da elde edilen parlak başarılar İstanbul’un fethi sonrasından itibaren yatırım yapılmaya başlanan kültürel birikimin muhteşem patlamasıdır. Kuşkusuz, Kanuni Sultan Süleyman atalarından devraldığı birikimi en üst düzeyde teşvik ederek bunun gelişmesine zemin hazırlamış ama başka alanlar gibi asıl daha önceki birikimlerin bir anlamda  değerlendiricisi olmuştur.

Kızıl Goncalar Dizisinin Akla Getirdiği Akla Ziyan Sorular

06 Mayıs 2024
Kızıl Goncalar dizisinde de ilginç bir şekilde, resmedilen Çarşamba Cemaatinde veya meşhur namıyla İsmail Ağa Grubunda da kaldırılan saltanatın bir emanetçisi, yedeklenmiş bir koruma dosyası mesabesinde algılanmasına temel oluşturacak argümanlar yüklü. Laik, Kemalist Cumhuriyet sınırlarının tam göbeğinde bu grupta yaşanan hayat tarzı, örgütlenme yapısı, gündelik hayat ve insan örüntüleri bu tarz işaretleri fazlasıyla barındırıyor. Bu argümanları da güçlendiriyor gibi.

"Patiswiss" Olayı ve Türkiye'nin İtibarı

04 Mayıs 2024
Patiswiss skandalı, maalesef ticari ve kültürel alanda özgüvenden yoksun, marka ve patent haklarını ihlal eden, ticari dürüstlük ve hakkaniyet ilkelerine uymayan bir ülke olduğumuzu tekrar pekiştirdi ve uluslararası itibarımızı bir kez daha zedeledi.

Yaşadıklarının Kıskacındaki Türkiye

04 Mayıs 2024
Türkiye’nin kimin kazandığından ve kaybettiğinden öte çok ciddi ve ertelenemez problemleri mevcut ve bunları kazanan ve kaybeden kesimlerin mevcut formasyonları ile aşmamızın mümkün olmadığı bir kırılma anındayız.

Yalan ile Hakikat Arasında Siyaset

26 Nisan 2024
Günümüzde siyasi yalanların hakikat yaratıcı etkisinden azade kalmanın yolu, olgusal hakikati bilginin nesneyle kurduğu bir ilişki olarak değil, varoluşsal bir kategori olarak ele almaktan geçmektedir. Siyasal arenada hakikat, bağlama göre belirlenebilir bir olgu haline gelmişse, hakikati dile getirmek yetmemekte kişinin özne ve yurttaş olarak özneleşmesini mümkün kılan kamusal alanda söz söyleme ya da doğruyu söyleme (parrhesia) cesaretini elde etmesidir. Bu da kişinin topluluk ya da cemaatlerin itaatkar üyesi olmanın ötesinde kendilik bilinci ile bağımsız düşünme yetisini kazanması ile ete kemiğe bürünecektir. 

Hâkimiyet Bilâ Kaydü Şart Milletindir

25 Nisan 2024
İnsanın tarihi süreçte geçirdiği merhaleler sonrasında, ulaştığı bilinç düzeyine rağmen, temeli olmayan dünün şartlandırılmış kabullerinden kurtulması pek mümkün olmamaktadır. Üretilen değerlere daha çok sahip çıkması ve bu değerlerin geliştirmesi beklenirken, birileri farklı (akli olmayan) gerekçelerle yılların tecrübe/birikimiyle üretilen değerleri sabote etmeye, bu değerlerden dönüş yapmaya çalışmaktadır. İnsan bilincinin ürettiği değerler ne kutsaldır, ne dogmadır ve ne de son noktadır. Her aşamada geliştirilmesi beklenir. Ve insanın ürettiği değerler, daha yenileri geliştirilene kadar geçerli ve değerlidir. Cumhuriyet, bu serüven içerisinde insanın ürettiği ve sürekli geliştirilen/geliştirilmesi gereken yönetsel bir değerdir.

Tarihin Sonu ve Son Müslüman

23 Nisan 2024
Tarihin Sonu tezi, İslam dünyasını – Batı’ya kendini tam olarak kabul ettiremediği için- yani megalotimi yönünde itaat etmediği için tarihte etkin bir faktör olarak görmemektedir. Bizi hala tarihin objeleri, yahut tarihi güçler tarafından manipüle edilebilecek objeler olarak düşünmektedirler. Bugün geriye baktığımızda yerel/ulusal/bölgeler gayeler peşinde koşsa da neticede tüm tarihi dönüştürmeyi hedefleyen, Batı’yı da tanzim etmeye talip bir Müslüman hareket var mıdır? Bir kere daha dümenin idaresini ele alabilir mi Müslümanlar?