SOSYOLOJİ

Kaz Dağları İçin Referandum Yapılsın

07 Ağustos 2019

Kaz Dağlarında ya da Kirazlı Tepe’de tam olarak ne yapılmaktadır? Kimler tarafından yapılmaktadır, yerli ve yabancı ortakları kimlerdir? Bu ortaklıkta ki hisse ve dağılım miktarı nedir? Net olarak devletimizin yüzdesi yani kamu yararı nedir? Ne kadar bir alanı kaplamaktadır? Ne kadar sürecektir? Ne kadar ağaç kesilecektir? Sonuçta ne olacaktır?

Kudretin Anatomisi Üzerine

05 Ağustos 2019

Nilgün Hoca, Fikir Coğrafyasında “gücün serencamı”nı yazmıştı. Yazıyı bir kez daha ve sakin kafayla okudum. Nilgün Hoca, gücün mahiyetini ve oluşum sürecinin formel çerçevesi ile biçimlenişinin tarihsel dönüşümlerini (meslekten olmayanlar için de) gayet anlaşılır bir biçimde izah etmiş. Kalemine sağlık hocamızın.

Kültür Endüstrilerini Anlamak ve Rekabetin İçinde Olmak

31 Temmuz 2019

“Kreatif endüstri” kavramı, öncelikle bizi çatı bir kavram olan “Kültür Endüstrisi” kavramına götürüyor. Bu yazıda, 20. Yüzyıl başlarında Frankfurt Okulunda Theodor Adorno’nun kavramlaştırdığı bu söze önce art süremli bir şekilde bakmaya ve sonra günümüze dönüp ve ne gibi fırsatlar ve sorunlarla karşı karşıya olabileceğimizi değerlendirmeye çalışacağız.

Habermas'ın Düşündürdükleri - III

21 Temmuz 2019

Siyaset alanında Habermas'tan öğrenebileceğimiz en önemli şey iletişim ruhundan doğan, sivil toplumun bağrından çıkan tartışmacı demokrası tasarısıdır.  Ancak son yıllarda Amerika'nın tek taraflı yeryüzüne dayattığı 'America-First' politikasında ve özellikle ulusalcı-popülist ideolojilerde demokrasiye yönelik tehditler görüyor Habermas. 

Güç'e Farklı Bir Bakış

21 Temmuz 2019

Evet, bilgi birikimdir; bir konuda yazarken öncelikle bizden öncekilerin o konuda ne dediklerine yer vermemiz, onların eleştirel bir okumasını yapmamız ve ardından da kendi görüşümüzü gerekçeli olarak ifade etmemiz gerekir. Ama burada daha farklı bir yol izlenecek. Doğrudan güç’e ilişkin kendi görüşümüzü yazıya geçirecek, başkalarının görüşleriyle kıyaslanmaya değer bulunup bulunmadığı kararını okurlara bırakacağız.

Entelijansiyanın Sefâleti vs. Üstâd Peynir Sefînelerinin Sintine Parodileri (*)

05 Temmuz 2019

Kültür hayatı denen şey, bir panayır vâveylâsından öte geçip “büyük fikirlerin mayalanacağı” bir fikriyât müsâdemesine, fikirlerin memleketi sarsacak bir derinlik kazanmasına asla erişmemiştir. Muhafazakâr elitlerin pek astım-bronşiyal krizi, “kültürel iktidar”a yerleşememiş olmaktan ibarettir. Efendi, kültürel iktidar, gürûhlaştırdığınız kitlelerin beğenisinden hasıl olacak nesne değildir. Kültürel iktidar, parayı bastırıp sahip olamayacağınız, adam nasbederek ele geçiremeyeceğiniz bir “yüksek zümre üretkenliği”nin hâsılasıdır. Sol kitapçı vitrinlerine bakıp ağız şapırdatarak da sittin sene ele geçmez.

Habermas'ın Düşündürdükleri – I

30 Haziran 2019

Habermas insanın yaratıcı oluşuna güvenir. Onun yeteneklerini öne çıkarır. Bu çizgi klasik felsefe ile bağını koparır, Yeni ufuklara doğru yelken açar. Düşünme eyleminin somut bir hedefi yoktur artık. Buna karşın zihin dünyası diyalog ve diyalektik ile bütünleşir. Toplumsal uzlaşma sağlamak için diyalektiğe başvurur: "Katılırsak susarız." Kısaca; Habermas'ın düşlediği iletişim toplumu 'özgürlük, eşitlik ve kardeşlik' ekseninde doğacaktır. Ancak bu toplumun hakikat kriterlerine ihtiyacı vardır. Kendisini ölçecek, biçecek ve değerlendirecek ilkelere...

Liyakat ve Ehliyetin Önemi

24 Haziran 2019

Ehliyet sahibi insanda aranan liyakat özellikleri ise belli ölçütlerle belirlenir. Liyakat, dar, belli bir ideolojik veya siyasal grubun belirlediği sınırlarla tanımlanamaz. Liyakati belirleyen ölçütler, geneldir ve o ölçütlerde de ahlâkî vasıflar çok önemlidir. Kişilik sahibi, sağlam karakterli, güzel ahlâklı, emin, sadık bir insan, hangi görüş ve düşünceden, hangi inançtan olursa olsun liyakat sahibi demektir. 

Neo-Kozmopolitler kimler?

14 Haziran 2019

Çağdaş bir değer olarak bireysellik; günümüzde aidiyet, kimlik, din, ırk, cinsiyet ve düzen yerine geçmiştir. İnsanlığın geleceğini belirleyecek gelişmeler artık gerginlik alanında cereyan etmektedir. Eşitlik, öyle bir ortamda Anywheres tarafından bir kurtuluş olarak algılanmakta ve onları her türlü “iç” ve “dış” engellerden kurtarmaktadır. Bu önemli bir açmazdır: İçinde yaşadıkları toplum onları bir tehdit olarak mı algılıyor yoksa güvenlik kaygısı duyarak mı o toplumda yaşıyorlar? Çevresindeki sınırlar bir savunma hattı mıdır yoksa kendilerini gözetim altında mı hissetmektedirler? Bugün onları “tehdit unsuru” olarak gören çevreler mevcut, tıpkı kimlikleri tehdit olarak algıladıkları gibi.